Okuyacağınız metin, Filistin konusunda çok önemli bir gazetecilik görevi yürüten Electronic Intifada (Elektronik İntifada) sitesinde İngilizce yayınlanan bir metnin Filistin Dostları tarafından hazırlanmış çevirisidir. Ağustos ayının ilk haftasında yazılan metin, Gazzeli bir yazarın kişisel tecrübesi üzerinden, Filistin’de süregelen soykırımın mütemmim cüzü olan kıtlık ve susuzluğa odaklanıyor.
2,3 milyon nüfuslu Gazze’nin en az dörtte birini etkileyen kıtlığı ortadan kaldırmak için hava yoluyla erzak göndermek yetersiz kalıyor.
Israil’in stratejisi, ABD’nin de topyekûn desteğiyle birlikte Filistinlileri kıtlık yoluyla kırmak gibi gözüküyor.
Sosyal medyada Gazze’de yaşananları sadece ilgi çekmek için paylaşanlar var. Bizim yaşadığımız kıtlık bir “içerik” değil!
Uyan dünya, sen sosyal medya paylaşımları yaparken biz ölüyoruz.
Hava yoluyla gönderilen bir insani yardım paketi, paraşüt açılmadığı için alandaki Filistinlileri öldürdü.
Oxfam sivil toplum örgütünün barış ve güvenlik başlığında yardımcı direktörü Scott Paul’un bu konuda aktardığı: “Oxfam, ABD’nin hava yoluyla erzak göndermesini desteklemiyor, bu yapılanların Gazze’de yaşanan katliam ve kıtlığa destek veren ABD’li yetkililerinin vicdanlarını rahatlatmak dışında bir işlevi yok.”
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın eski bir görevlisi Dave Harden, sosyal medya platformu X’de şunları yazdı: “Hava yoluyla erzak gönderme verimsiz, pahalı, tehlikeli ve sadece başka bir yol olmadığında düşünülmesi gereken bir yöntem. Aslında bu uygulama sadece Biden hükümetine yarıyor, onların muazzam siyasi başarısızlığının üstünü örtüyor.”
Kıtlığın içinde yaşamak
Han Yunus’da yaşayan Baraa Muhammed hava yoluyla gönderilen erzaklarla ilgili şunları söyledi: “Çocuklar uçakları gördükleri ya da işittiklerinde hemen çadırların dışına çıkıp, onlara bir şey gelecek mi diye bakıyorlar.”
Ailesinin arazisine düşen yardım paketini almak için, babası, kardeşi ve teyzesiyle beraber ve kucağında bebekle koşmak zorunda kalan Muhammed “her yerden insanlar bu yardımları almak için geliyor” dedi.
“Temel ihtiyaç yardımından ziyade, 5 kilo şeker, süt ve çikolata gibi ek tüketim maddeleri alıyoruz.”
Su lüks oldu
Han Yunus’un kuzeyindeki bir köy olan Kizan en-Najjar’da, çoğunluğunu muhtemelen yerinden edilmiş Filistinlilerin oluşturduğu 4000’den fazla insan yaşamakta.
Soykırımın ilk günlerinden itibaren halk uzak kaynaklardan evlerine su taşımak zorunda kaldı. Bu meşakkatli bir iş, ama başka bir seçenek de yok.
17 Temmuz saat 13:00’de, İsrail işgalinin başlangıcından beri ilk defa hükümet araçları bu yöreye su getirdi.
Tüm köy mutluluktan uçtu.
Ev için alışveriş yapmaya çıkmıştım ve geri döndüğümde kardeşlerimin suyun gelişi üzerine gülüşmelerini görüp mutlu oldum. Bu geçici bir mutluluk da olsa, eğer işler yolunda giderse her hafta bir su aracı gelecek.
Su kamyonu geldiğinde kardeşlerim içine su doldurulabilecek ne kadar kap kacak varsa alıp doldurmaya başladılar.
Ben çamaşırları yıkadım, kardeşlerim yıkandılar. Uzun zamandan beri ilk defa böyle yıkanabildik. Ancak temizlik maddeleri Gazze’ye alınmıyor, bu nedenle çevrede bulabildiğimiz deterjanlara bağımlı durumdayız.
Bir gün öğleden sonra kardeşlerim arkadaşları ile futbol oynamaya çıktılar, herkesin suya bolce erişebildiği çok mutlu olduğunu gördüler.
Komşunun 5 yaşındaki oğlu “Fıskiyede su var!” diye bağırdı.
Tüm bu mutluluk yıkanma ve temizlik suyu içindi.
Peki içme suyuna erişebildiğimizde ne yapacağız?
Dunya Ahmad Ebu Sitte, Gazze’de bir yazar.