Filistin’de devam eden Siyonist soykırım girişimi ve direniş, bize bütün Batı Asya (Ortadoğu) ve Kuzey Afrika hattında yaşanan bir ikiliği bariz biçimde gösterdi. Coğrafyamızdaki devletlerin önemli bir kısmı Filistin davasını açıkça satma yolunu seçmiş ve işgalci İsrail ile bir dizi diplomatik ilişki kurmuş durumda. Bunların en yeni örnekleri Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas iken, Mısır, Ürdün ve ne yazık ki Türkiye daha uzunca bir süredir İsrail ile çeşitli ilişkiler içinde. Bunun dışında Suudi Arabistan gibi bazı ülkeler, henüz resmi ilişkiler kurmamış olsalar da katil Siyonistler ile el sıkışmak için sadece doğru fiyatı ve şartları bekliyor. Ama hem bu ülkelerde hem de Siyonizme karşı daha orta yolcu bir hat izleyen bölge ülkelerinde gerici rejimler ve hâkim sınıflar Siyonizme teslimiyete ne kadar hazırsa, emekçi halkın kalbi de bir o kadar Filistin ile beraber atıyor. Bu sebeple, halkın tepkisinden korkan hâkim sınıflar, Ortadoğu’nun bir dizi ülkesinde, Siyonizme teslimiyet zehrini, Filistin yanlısı görünen tatlı sözlerin arkasına gizliyorlar. Ama bunlar hep sözde kalıyor, eyleme dökülmüyor.
Bu boş sözlerin ne kadar anlamsız olduğunu, Siyonizme gerçekten düşmanlık etmek isteyenin neler yapabileceğini bize gösteren bir kez daha yiğit Yemen oldu. Hatırlanacağı üzere, değişen bir yoğunlukla da olsa Yemen ve Ensarullah hareketi Babülmendep boğazını İsrail’e giden gemilere kapatmış, geçmeye çalışan ticaret gemilerini de cebren durdurmasını bilmişti. Şimdi de Siyonist İsrail’in işgali altındaki topraklara iki bin kilometre mesafede olan Yemen, hiç kimsenin beklemediği bir hamleyle, Tel Aviv’in kalbindeki bir noktayı Yafa modelinde bir dron ile vurdu. İki bin kilometre mesafeden gelen bu dronu düşürebilmek bir yana, İsrail hava savunmasının tespit daha edemediği yazılıyor. Nitekim, büyük bir İsrail gazetesi, Yemen’in bir Siyonist askeri öldürdüğü bu saldırının, İsrail hava savunmasının 7 Ekim’i olduğunu yazdı. Bu eylem hem büyük bir askerî başarıdır hem de bir Batı Asya devletinin Filistin’e nasıl destek verebileceğinin mükemmel bir örneği.
Siyonistlerin bu saldırıya cevabı, Yemen’in en önemli ticaret limanlarından biri olan ve bir petrol rafinerisi de barındıran Hudeyde limanını bombalamak oldu. Bu saldırıyı yapmak için, Suudi Arabistan’ın hava sahasını kullanması da Siyonizme kimlerin uşaklık ettiğini bir kez daha gösterdi. Fakat bu misilleme Yemen’i ve Ensarullah’ı yıldırmaktan uzak. Ensarullah hemen saldırının ardından, İsrail’i ve özel olarak Tel Aviv’i hedef almayı sürdüreceklerini açıkladı. Hudeyde limanı ise saldırının üstünden bir hafta bile geçmeden kullanıma açıldı. Dahası, İsrail’in önemli bir askerî hedefe yönelemeyip sivil bir limana yönelmesi, bazı basın organlarınca İsrail’in Yemen’in askerî altyapısı konusundaki istihbarat zaafını gösteriyor. En önemlisi ise, Yemen’in İsrail’in öve öve bitiremediği Demir Kubbe’yi aşma kapasitesine sahip olduğunu tüm dünya görmüş oldu. Savaşın ilerleyen aşamalarında, Filistin’deki direniş örgütlerinin ve Kuzey’de, Lübnan’da Hizbullah’ın yanı sıra, Siyonist İsrail bir üçüncü cephe için de hazırlık yapmak zorunda kalacak. Sırf bu dahi, hem Filistin halkına, hem de direnişe verilmiş büyük bir destektir. Batı Asya haklarının kalbi de, Siyonist İsrail’e meydan okuma cesaretini gösteren herkes için olduğu gibi, şimdi Yemen’in başarısı için atıyor. Siyonist İsrail’in yenilgisini istiyorsak, biz de harekete geçmeli ve Siyonizme kuzeyden gelecek benzer saldırılara karşı kalkan olan Kürecik Üssü utancından ülkemizi kurtarmalıyız.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2024 tarihli 179. sayısında yayınlanmıştır.