İsrail’in Filistinlilere Yönelik Tıbbî Apartheid’ı

Siyonist propaganda aygıtları İsrail’in Filistinlilere yönelik ayrımcı politikalar uygulamakta olduğu gerçeğinin üzerini örtmeye çalışırken, Siyonist İsrail hükümeti bu kez Koronavirüs’a karşı halkın aşılanması konusunda kendisinden bekleneni yaptı ve milyonlarca Filistinli’yi aşılama sorumluluğunu yerine getirmedi.

Geçtiğimiz 25 Aralık’ta İsrail Savunma Bakanı Gantz, İsrail’in elindeki “fazla” aşılardan 100.000 dozu, 19 farklı ülkeye dağıtacağını duyurdu. Bu büyük “yardımseverlik”, Siyonist İsrail’in aşı satın alma konusunda yeterli kaynağa sahip olmayan uluslar ile dayanışmasına değil, “aşı karşılığında diplomatik destek” olarak adlandırılabilecek bir mantığa dayanıyor. 19 ülke arasında ABD emperyalizminin İsrail’e yönelik açık çek politikasını izleyerek elçilik veya temsilciliklerini Kudüs’e taşıyan Çek Cumhuriyeti ve Guatemala gibileri olduğu gibi, İsrail’in benzer diplomatik girişimler için peşinden koştuğu başka ülkeler de var.

Buna karşın işgal altında tuttuğu 5 milyon Filistinli için Siyonist İsrail’in bu tür bir planı bulunmuyor. Hatta Siyonistler, Filistin nüfusunun aşılanması için hiç bir şey yapmayacaklarını açıklamış bulunuyorlar. Oysa Cenevre Konvansiyonu’nun 56. maddesine göre, Batı Şeria ve Gazze’deki nüfusun bu tür bir salgında aşılanması İsrail’in (yani bu toprakları işgal etmiş bulunan gücün) sorumluluğunda.

Siyonistlerin aşılama ihtiyacı duydukları tek Filistinli grup, 48 topraklarına her gün çalışmak amacıyla giren 130.000 işçi. Bunlara bir de, Filistin sağlık sisteminin Koronavirüs nedeniyle %100 kapasiteye ulaştığı haberlerini takiben Batı Şeria’ya yollama sözü verdiği 5.000 aşıyı eklemek olanaklı. Ancak bu 5.000 aşının bugüne kadar sadece 2.000’i Filistinlilere verildi.

Filistinlilerin şimdiye kadar aldıkları aşılar ise başka kaynaklardan sağlandı ve deyim yerindeyse sembolik miktarlarda. 7 Mart 2021 itibariyle Batı Şeria’da yaşayan 3 milyon kişi için Filistinlilerin elinde Rusya’dan gelen 10.000 doz Sputnik aşısı ve İsrail’in verdiği 2.000 doz Moderna aşısı var. 2 milyon nüfuslu Gazze’ye ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından (elbette Muhammed Dehlân’ın PR faaliyetinin bir parçası olarak) 20.000 Sputnik aşısı yollanmış, 2.000 Sputnik aşısı ise Filistin Özerk Yönetimi tarafından aktarılmıştı. Son olarak, 18 Mart 2021’de Dünya Sağlık Örgütü’nün COVAX adlı, yoksul ülkelere aşı yardımını organize eden programınca 37.440 Pfizer ve 24.000 Astrazeneca aşısı Filistin’e ulaşmış durumda.

Bu arada, Filistin halkının içerideki düşmanı işbirlikçi Filistin Özerk Yönetimi’nin aşı dağıtım karnesi de hiç iç açısı değil. Çoğu kaynak, şeffaf yönetilmeyen bu süreçte aşıların ekseriyetle yönetimdekiler ve ailelerine yapıldığı iddiasında.

5 milyon Filistinli 100.000 dozun altında aşı için sıraya girmişken, Filistin halkının yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yiyerek serpilmiş ve ileri olanaklara sahip bir sağlık altyapısı kurabilmiş olan Siyonist İsrail, dünyada “nüfusunun” en büyük bölümünü aşılamış “ülke” olmakla övünüyor. Bir yandan da pandemi koşullarında Batı Şeria’da, Şeyh Cerrah gibi yerlerde yüzlerce Filistinli’nin evlerini yıkma politikasını aralıksız sürdürüyor.

Buna tıbbî başarı değil, tıbbî Apartheid denir! İsrail Apartheid’in her türlüsü gibi, bunu da dünyanın gözünün içine baka baka, emperyalistlerin desteğinin sağladığı utanmazlıkla yapıyor.

.