Toprakları gayrimeşru Siyonist İsrail’in işgali altında bulunan Filistinliler, 1976’dan bu yana her 30 Mart’ı Toprak Günü olarak kutluyorlar. O yıl, İsrail Filistinlilere ait geniş arazilere el koyma kararı almış, Filistinliler sokağa dökülmüş ve bir genel grev ilan etmiş, İsrail güçleri grev ve eylemlere saldırıp 6 Filistinliyi katletmiş, 50 kişiyi yaralamış, 300 kadarını da tutuklamıştı.
Ancak Toprak Günü, sadece bir anma gününden ibaret değil. Filistin halkının siyasî ajandasında önemli bir yeri olan, Filistin halkının birliğini, işgale karşı çıkışını ve boyun eğmeyişini sembolize eden, deyim yerindeyse bir birlik günü. Zaten 1976 yılındaki eylemler de, sadece yeni toprak ilhaklarına karşı değil, bir bütün olarak işgale karşı bir yanıt niteliği taşımaktaydı.
Bugün, Filistin halkı o zamankinden çok daha büyük toprak işgalleri ile karşı karşıya. Filistin’in tamamında ya doğrudan Siyonist işgal ya da ölümcül bir Siyonist abluka söz konusu. Filistinlilerin bu şartlar altında fiilen kullanabildikleri arazi, tarihî Filistin’in %15’ine tekabül ediyor. Sayıları bine yaklaşan yerleşime ise Yahudi olmayanların bırakın yaşamayı, girmesi dahi yasak. Elbette milyonlarca Filistinli de ülkesinden uzakta, sürgünde yaşamayı sürdürüyor. İsrail ne Filistinli mültecilerin çektikleri acıları umursuyor, ne de Birleşmiş Milletler’in Filistinli mültecilerin dönüş hakkını garanti altına alan 194 sayılı kararını dikkate alıyor. Bu gayri meşru oluşum pandemi koşullarında da işgali genişletmeyi ihmal etmiyor. Kirbet Humsa el-Favka bölgesinden geçtiğimiz aylarda 72 Filistinli zorla çıkarıldı. Şeyh Jerrah bölgesinde yaşayan 200’e yakın Filistinli bu ay içinde topraklarından sürüldü.
İsrail bölgemizi kan gölüne çeviren, milyonlarca insanı katleden, bölgenin petrolünü bölge halklarının yoksulluğu ve sefaleti pahasına gasp eden emperyalizmin bir karakoludur. Bu karakol tarihin hiçbir döneminde bu kadar iyi tahkim edilmemişti. Bu yüzden, Siyonizme ve emperyalizme karşı Filistinlilerin verdikleri mücadele yalnızca toprakları elinden alınmış bir halkın değil, hepimizin mücadelesidir.
Bugün, bölgemizde yeni ve hiç de hayırlı olmayan gelişmelerin ilk emarelerini görüyoruz. Emperyalistler ve Siyonistler İran’a karşı gerici ittifaklarında saflarını sıklaştırıyorlar. Türkiye’de ise Mısır’la diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması çabaları ile İsrail’le normalleşme girişimleri el ele yürüyor. AKP iktidarı dün Mısır diktatörü Sisi’ye karşı Mısırlı muhaliflere kol kanat geriyordu şimdi kendi yandaş yayın organlarında muhaliflere karşı sansür uyguluyor. “Yerli ve millî” maskeli asker-sivil Siyonizm destekçileri Türkiye’nin neden İsrail’le dost olması gerektiğini bir süredir yazıp çiziyor konuşuyorlar. Biz bu filmi daha önce izledik. Siyonist “enerji bakanı” ile Berat Albayrak’ın pozlarını ve Mavi Marmara davasının düşürülmesini de, Siyonist İsrail ile aralıksız ve artarak süren ticareti de, askerî ve istihbari işbirliklerini de unutacak değiliz!
Emperyalistlerin ve Siyonistlerin karakolunun bekçi köpekliğini yapmayacağız! İsrail yıkılana dek mücadele edeceğiz! Yeni toprak günleri olmasın, Filistin halkı artık zafer günlerini kutlasın diye, onların onurlu mücadelesini desteklemeye devam edeceğiz!
Kahrolsun emperyalizm!
Kahrolsun Siyonizm!
Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!
Nehirden denize özgür Filistin!