
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Siyonist soykırım suçluları ve işbirlikçileri hakkında yargılanma, ülkeye sokulmama, tutuklama ve yakalama kararı çıkartılması doğrultusunda yaptıkları başvuru ve suç duyurularını tekrarladı. Soykırımın sürdüğünü, Türkiye limanlarının ve sermayenin halen İsrail’e kanlı ticarete aracılık ettiğini vurgulayan ÇHD Siyonizme ve emperyalizme karşı hem hukuki hem de fiili mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Emperyalizme ve Siyonizme karşı Filistin Dostları olarak bizler de bu doğru ve anlamlı açıklamada ÇHD’nin yanındaydık.
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi’nin Nakba’nın 77. Yıldönümünde İstanbul Adliyesi önünde yaptığı basın açıklaması aşağıda:
NAKBA’NIN 77. YILINDA FİLİSTİN HALKININ YANINDAYIZ: SİYONİST SOYKIRIMCILAR VE SUÇ ORTAKLARI YARGILANSIN!
Bugün Nakba’nın 77. yıldönümü. Filistin halkı 15 Mayıs 1948’de yüz binlerce Filistinlinin zorla yerinden edildiği bu tarihi Büyük Felaket olarak anıyor. Yıllardır topraklarına geri dönüş mücadelesini sürdüren Filistin halkı Nakba’nın 77. yılını işgale ve soykırıma direnerek karşıladı. 7 Ekim 2023’ten bugüne tüm dünyanın gözü önünde soykırım, insanlığa karşı suçlar ve sayısız savaş suçu işlendi. Siyonist işgal rejiminin 19 ayı aşkın süredir devam eden soykırım saldırıları sonucunda en az 50 bin Filistinli katledilmiş ve 113 bin Filistinli yaralanmıştır. Filistin’de evler, hastaneler, okullar, fırınlar, altyapı sistemleri ve yaşam alanları kasten bombalanmıştır. İnsani yardım transferi durdurularak en temel gıda maddelerine, temiz suya, ilaca, tıbbi malzemelere, yakıta, elektriğe erişimi engellenen 2 milyondan fazla insan göçe zorlanmaktadır. Lübnan, Yemen ve Suriye’yi hedef alan saldırılarla Siyonist işgal tüm bölgeye yayılmış ve her geçen gün başka bir katliam gerçekleştirilerek milyonlarca insanın yaşamı doğrudan etkilenmiştir.
Filistin halkı yüz yılı aşkın süredir yerleşimci sömürgeciliğe, işgale, sürgüne, etnik temizlik ve apartheida karşı direnirken; başta ABD olmak üzere emperyalist müttefikleri ve suç ortaklarının askeri, ticari, diplomatik desteğini alan İsrail hiçbir somut yaptırım uygulanmadan soykırım saldırılarını sürdürmektedir. Filistin’de sağlık sistemi başta olmak üzere tüm sosyal ve fiziksel altyapı sistemi çökmüş olup binlerce Filistinli açlıktan, susuzluktan ya da hiçbir temel ihtiyacın karşılanamadığı koşullarda hızla yayılıp tedavi edilemeyen salgın hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Saldırılar yalnızca hastanelerle sınırlı kalmamış, ilkyardım için yönlendirilen ambulanslar dahi saldırıların hedefi olmuştur. Yaralanan, tedavi gerektirir ağır hastalıkları olan binlerce kişi sağlık hakkına erişememiştir. Yargı kararı olmaksızın idari gözetime alınan binlerce kişi işkenceyle katledilmiş ya da zorla kaybedilmiştir. Toplu katliamlar gerçekleştirilmiş, hiçbir güvenli bölge bırakılmamış ve binlerce Filistinli topraklarından sürülerek yerinden edilmiştir.
Filistinliler kontrol noktaları başta olmak üzere her yerde işgalciler tarafından işkenceye, onur kırıcı kötü muameleye, çıplak aramaya maruz bırakılmıştır. Kadınlar cinsel saldırı, cinsel taciz, toplu tecavüz boyutlarıyla katmanlı bir cinsel işkencenin hedefi olmuştur. İşgal ordusu askerleri yerinden edilen Filistinli kadınların evlerini işgal edip yatak odalarına girerek iç çamaşırlarını üniformalarının üzerine giyip fotoğraf çektirmektedir. Yargı kararı olmaksızın idari gözetime alınan binlerce kişi işgal güçleri tarafından katledilmiş ya da zorla kaybedilmiştir.
Bu süreçte Filistin Barosu bombalanmış, avukatlar, gazeteciler, hekimler ve sağlık çalışanları görevlerini icra etmeleri ve soykırım suçunu tüm dünyaya ilan etmeleri nedeniyle doğrudan hedef alınarak katledilmiştir. Gelinen aşamada işgalci İsrail’in “Filistin halkının tamamen yok edilmesini” hedeflediğini gösterir nitelikteki saldırılar dikkate alındığında yalnızca etnik temizlik, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla sınırlı kalmayıp doğrudan “soykırım” suçunu işlediği sabittir. Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca yukarıda sayılan savaş suçlarını, insanlığa karşı suçları ve soykırım suçunu işleyenlerin evrensel yargı yetkisi kapsamında yargılanması mümkün olup derneğimizce suç duyurusunda bulunulmuştur.
Emperyalizm ve Siyonizm suç ortaklığıyla soykırım saldırıları sürerken 4 Şubat 2025’te İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile düzenlediği basın toplantısında ABD Başkanı Donald Trump Gazze’deki soykırımın ardından hayatta kalan Filistinlilerin zorla komşu ülkelere gönderilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşa edilmesini öngören bir plan açıklamıştır. Sivil nüfusu zorla göç ettirme ya da toplu katliam yoluyla homojen bir coğrafi bölge oluşturmaya yönelik eylemler etnik temizlik suçunu oluşturmaktadır. Siyasal iktidarın güdümündeki yandaş medyada bugün “hicret” methiyeleri dizilmektedir. Dün Gazze için timsah gözyaşları dökenler bugün hicret söylemiyle işgalcilerin etnik temizlik planına meşruiyet zemini kurmaktadır.
Gazze’de soykırım saldırıları kesintisiz sürerken Türkiye’de siyasal iktidar işlevsiz hamaset söylemlerine devam etmek dışında hiçbir somut adım atmamış ve işgal devletiyle askeri, siyasi, ticari, akademik, kültürel ilişkiler kesilmemiştir. Filistinle dayanışma eylemlerinde bu durumu teşhir eden eylemciler hedef gösterilerek gözaltına alınmıştır. İstanbul’da gerçekleşen SahaExpo isimli savunma ve havacılık fuarında işgal devletinin suç ortağı ve en büyük silah tedarikçisi BAE Systems’in silahları sergilenmiştir. İşgal ordusuna silah, askeri mühimmat ve her tür lojistik desteği sağlayan gemiler hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Türkiye limanlarında gezmektedir. İzmir Limanı’na yanaşan USS Wasp isimli Amerikan hücum gemisinin, Bandırma Limanına yanaşan Nordic gemisinin, Haydarpaşa Limanı’na demirleyen Kathrin gemisinin ve Türkiye Limanlarına yanaşan ZIM ve MAERSK gemilerinin geçiş izinleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmıştır. Soykırımı önleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen tüm kamu görevlileri ve sevkiyatı sürdüren Türkiye sermayesi suç ortaklığı nedeniyle yargılanmalıdır.
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi olarak Siyonizme ve emperyalizme karşı onurlu mücadelesini sürdüren Filistin halkını selamlıyor, dayanışma içinde olmaya devam edeceğimizi, Siyonist soykırımcılara ve suç ortaklarına karşı hukuki ve fiili mücadeleyi sürdüreceğimizi bugün bir kez daha ilan ediyoruz.
Soykırımcı İsrail’e tam ambargo uygulanmalı ve askeri, siyasi, ticari, akademik, kültürel tüm ilişkiler kesilmelidir. Siyonist işgal rejimini devlet olarak tanıma kararı geri alınmalı ve Türkiye – İsrail arasında kurulan tüm sözleşmeler feshedilmelidir!
Benjamin Netenyahu başta olmak üzere soykırımcı İsrail’in tüm savaş kabinesi üyeleri, emperyalist müttefikleri ve işgal ordusu askerleri hakkında soruşturma başlatılarak soykırım suçluları ve suç ortakları yargılanmalı; uluslararası yakalama ve tutuklama kararları çıkarılmalıdır!
Soykırımı durdurmak için somut yaptırım uygulanarak havadan, karadan ve denizden İsrail’e giden sevkiyat engellenmelidir. Petrol ve enerji transferi durdurulmalıdır. Türkiye limanları ve karasuları İsrail’e silah, askeri mühimmat ve her tür lojistik desteği sağlayan gemilere kapatılmalıdır!
Türkiye’nin yetki sahasında soykırıma giden sevkiyatı engellemeyen, yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri ve işgal rejimine mühimmat, demir çelik, çimento, petrol, jet yakıtı ve lojistik sevkiyatını sürdürerek soykırımda suç ortağı olan Türkiye sermayesi yargılanmalıdır!
Nehirden denize özgür Filistin!
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi