Filistin’deki Birzeit Üniversitesi Öğretmenler ve Çalışanlar Sendikası, Üniversite Öğrencilerinin Dünya Çapında Filistin’le Dayanışmasını Selamlıyor

Ramallah’ta bulunan Birzeit Üniversitesi’nde örgütlü Öğretmenler ve Çalışanlar Sendikası 27 Nisan’da, dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde başlayan Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini desteklemek için “Küresel İntifada: Akademik Özgürlüğü Savunurken” başlıklı bir bildiri yayımladı. Dünyanın her yerinde Filistin halkının haklı mücadelesini bastırmaya ve susturmaya çalışan faşist ve Siyonist kampanyaya karşı Filistinli bilim insanlarının ve akademisyenlerin yanında olduklarını vurguladı.

Bildiride Gazze halkına yönelik savaş ve soykırım koşullarında, bölgedeki üniversiteler başta olmak üzere, her türlü Filistin kurumunu ve Filistinli öğrencileri, eğitim çalışanlarını hedef alan Siyonist İsrail’e ve onun akademisine karşı boykotun hiçbir zaman bu kadar acil olmadığı açıklandı. İsrail akademisi Filistin’de uygulanan etnik temizlikte ve askerî işgalde merkezî bir rol oynarken Siyonistlerin akademik özgürlük iddialarının palavradan başka bir şey olmadığı belirtildi.

Birzeit Üniversitesi’ndeki eğitim emekçileri, İsrail akademisinin gerçek yüzünü ifşa etmek ve Siyonist akademiyi boykot etmek için dünyanın birçok üniversitesinde eylemler gerçekleştiren öğrenci hareketini sonuna kadar desteklediklerini açıkladı. İsrail’in Filistin halkına yönelik etnik temizlik ve soykırım girişimine karşı ortaya çıkan uluslararası intifadayı büyütmenin ve faşizm karşısında kampüslerde sesimizi yükseltmenin kalbi Filistin ile birlikte atan tüm öğrencilerin ve akademisyenlerin görevi olduğu vurgulayan bildiri, tüm eğitim sendikalarına ve öğrenci hareketlerine örnek olmalı.

Gazze ablukası derhal kaldırılsın!

Dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs salgını etkilerini Filistin topraklarında da gösteriyor. Gittikçe yaygınlık kazanan virüs, Filistin Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre Mısır’ın Refah kapısından Gazze’ye giren iki kişide tespit edildi. Ancak Gazze halkının can güvenliğini esas tehdit eden, virüsün yayılmasının yanında, önü alınamaz bir felakete yol açacağı açık olan Siyonist ablukanın böyle bir durumda yaratacağı felaket.

Bölge uzun yıllardır Siyonist İsrail’in Mısır tarafından da desteklenen ağır ablukası altında. Gazze halkı bu yüzden bırakın kişisel sağlık ve hijyen ürünlerini, içecek temiz su dahi bulmakta inanılmaz güçlüklerle karşı karşıya kalıyor. Sağlık hizmetlerinin miktarı ve kalitesi de aynı abluka nedeniyle çok düşük. Siyonistler pek çok ilacın bölgeye girişine engel oluyor. Kanser hastaları, tedavi olanağı bulamadıkları gibi, çoğu kez Gazze’den tedavi amaçlı çıkışları da İsrail tarafından engelleniyor. Son salgınla ilgili gerek duyulacak malzeme açısından da durum farklı değil. İki milyonluk nüfusu bulunan Gazze’nin toplam yoğun bakım yatak kapasitesi sadece 40! Koronavirüs hastalarının durumları ağırlaştığında ihtiyaç duydukları solunum cihazlarının sayısı ise sadece 56! Ayrıca, Siyonistler Gazze’ye sadece 200 test kitinin girişine izin vermiş durumdalar. 

Şunu anlamak zorundayız: Gazze ablukası, sadece Gazze ile ilgili bir mesele değildir. Nasıl ki tüm dünyada kamusal sağlığa ayrılacak paralar bir avuç patrona yedirildiği ve şimdi gereken yatırım için kapitalistlerin keyfi beklendiği için insanlar solunum cihazı sayısının yetersizliğinden ölüyorsa, aynı patronların çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’da bekçi köpeği rolünü oynayıp sırtı sıvazlanan İsrail’e bir zeval gelmemesi için de iki milyon Filistinli Gazze’de 13 yıldır hapsedilmiş, solunum cihazından da, en basit sağlık gerecinden de mahrum bırakılmış durumda! 

Yaklaşan felaketi engellemenin tek yolu var: Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması!Siyonist İsrail, uluslararası bir baskı sonucunda bunu yapmaya zorlanmalı. Aksi halde, her halk kendi sorunları ile meşgul iken Gazze’de toplu bir kıyımın yaşanması, İsrail’in isteyeceği bir şeydir. Ablukanın kendisi zaten bunu amaçlıyor. Büyük Geri Dönüş Yürüşü’ne katılan silahsız halkın gerçek mermilerle katledilmesi Siyonistlerin gerçek niyetini gösteriyor. Nitekim Siyonistler bugünlerde, Gazze halkı virüs salgınından kaçmak için sınıra yığılırsa onları nasıl uzaklaştıracaklarını tartışıyorlar; bu durumda Filistinlilerin vurulması gerektiğini savunanları elbette çoğunlukta.

Tüm Filistin dostları bugün İsrail’in bu tür bir kitlesel kırımın kapısını açmasına engel olmalıdır. Covid-19 salgını sürerken Gazze üzerindeki Siyonist ablukanın da sürdürülüyor olması, artık eskisinden de beter bir suçtur. Bu durumda Siyonist İsrail’e ablukayı kaldırtmanın  yolu, acilen bu “devletle” her tür ilişkinin kesilmesidir. Bu doğrultuda, Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Dostları olarak Türkiye’yi derhal İsrail büyükelçisi başta olmak üzere tüm Siyonist diplomatları sınır dışı etmeye, İsrail ile tüm ticarî ilişkileri sonlandırmaya, Gazze’deki ablukadan çıkarı olan tüm firmalara yaptırımlar getirmeye davet ediyoruz. Dışişleri Bakanlığı sitesinden yapılacak “kınamaların” hiç bir fayda sağlamayacağını şimdiden söylüyor, bunların iç kamuoyunun tepkisini dindirmeye yönelik göstermelik girişimler olduğunun altını çiziyoruz. Uyarıyoruz: Mesele bu kadar yakıcı bir hal almışken, bu adımları atmamak, Mavi Marmara davasını bir avuç doğalgaz için satmış olmak ya da Gazze bombalanırken dahi askerî ve iktisadî ilişkileri sürdürmüş olmaktan daha büyük bir suç ortaklığı olacaktır!